2008-07-26

Bebeğinizi Yaz Güneşinden Koruyun

Yaz geldi çocuklar artık dışarıda daha fazla vakit geçirmeye başlayacak. Tatil, deniz, oyun derken çocuklarınız güneşe maruz kalacak. Peki, çocuklarınızı güneşten nasıl koruyacaksınız? Uzmanlar ailelere şu tavsiyelerde bulundu.
• Bebeğinizi ya da küçük çocuğunuzu saat 11.00–16.00 arasında güneşe çıkarmayın.
• Çocuklarınızı güneş altında uzun süre oturtmayın.
• Dışarı çıkarken çocuklarınıza geniş kenarlıklı şapkalar kullanın.
• Güneş koruma faktörlü krem kullanın. Çocuk için kullanacağınız krem, en az 15 tercihen 50 koruma faktörlü olmalı, UV A ve UV B ışınlarına karşı koruma sağlamalıdır.
• Tatile çıktığınızda, suya dayanıklı, en az 30 koruma faktörlü bir koruyucu krem kullanın.
• Koruma faktörlü kremleri güneşe çıkmadan yarım saat önce sürün. Denize ya da havuza girdikçe, havlu ile kurulandıkça güneş koruma faktörlü kremi tekrar sürün.
• Su kaybını önlemek amacıyla yeterli miktarda su içmelerini sağlayın.
• Çocuğunuzu terletmeyecek, ince dokunmuş, açık renk kıyafetler giydirin.
• Süt çocuklarının ciltleri daha ince olduğu için güneşe karşı daha hassastırlar. Bu nedenle 6 aylıktan küçük çocuklar direkt güneşe çıkarmayın, gölgede tutun.
• Bulutlu havalarda bile zararlı güneş ışınlarının bize ulaşabileceğini unutmayın.
• Güneş banyosuna süresi beş dakika ile başlayın. 10–15 dakikayı geçirmeyin.
• Kullanacağınız güneş koruma faktörlü kremler, renksiz, kokusuz, kolay sürülebilir, nemlendirme özelliği sahip, etkisi uzun sürmelidir.
• UV ışınlarına maruz kalmak, katarakt riskini arttırır. Çocuğunuza UV korumalı güneş gözlüğü alın.
• Eğer su dolu güneş yanıkları oluştuysa bu kabarcıkları patlatmayın, enfeksiyon kapmasına sebep olabilirsiniz

Uykusuzluk

İnsomni (uykusuzluk) hastalarının bazılarında, yanıklığı sağlayan merkezlerin, hormonların bebeklikten itibaren daha aktif durumda bulunduğu belirtildi.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, insomni (uykusuzluk) hastalarının bazılarında, uyanıklığı sağlayan merkezlerin, hormonların bebeklikten itibaren daha aktif durumdabulunduğunu söyledi.
Aksu,yaptığı açıklamada, uykunun insan yaşamında çok önemli olan bir dönem olduğunu kaydetti.

Erişkin bir insanın yaşamının yaklaşık üçte birini uykuda geçirdiğini ifade eden Aksu, şöyle devam etti:
"Bu dönem içerisinde hem beynin işlevleri hem de beynin işlevlerine bağlı olarak organizmadaki diğer sistemlerin işlevlerinde çok ciddi değişiklikler oluyor. Yani uyku sırasında hem beynimiz hem organlarımız, uyanıklıktan farklı bir şekilde çalışıyor. Dolayısıyla uyku sırasındaki bu farklılık, oluşan hastalıkların da farklı olmasına neden oluyor. Bu hastalıkları inceleyen bilim dalı da ’uyku hastalıkları bilimidir."
Nurettin Aksu, uyku hastalıkları içerisinde uykusuzluğun (insomni) çok sık görüldüğünü belirterek, bu hastalığın filmlere, edebiyat eserlerine ve sanat akımlarına konu olduğunu anlattı. Uykusuzluğun insan yaşamını ciddi şekilde etkileyen bir tablo olduğunu vurgulayan Aksu, şu bilgileri verdi:

"Son zamanlarda ortaya konan çok önemli bir gerçeklik var. Uykusuzluk dediğimiz tablo, aslında beynin uyanıklığını sağlayan merkezlerin normalden daha fazla aktif olması sonucu ortaya çıkıyor. Yani beyinde uyanıklığı sağlayan birtakım merkezler var. Bu merkezler ve bu sırada oluşan sempatik aktivite uykusuzluk çeken kişilerde daha fazla olarak ortaya çıkıyor, daha fazla aktivite gösteriyor. Bu nedenle insomni hastalarının bazılarında şu sözü çok sık duyuyoruz, ’Çocukluğumdan beri annem benim az uyuduğumu söyler’. Çünkü bunların bebeklikten gelişen, uyanıklığı sağlayan merkezleri, uyanıklığı sağlayan hormonları daha aktif durumda bulunmaktadır. Bu son yıllarda çok net bir şekilde ortaya kondu."

Aksu, uykusuzluk tedavisinin son dönemlerde çok önemli değişiklikler gösterdiğine dikkati çekerek, gelecek yıllarda bu hastalığın kökünden çözülmesi için kesin veriler elde edebileceklerini kaydetti.
Milliyet